http://translate.google.com.tr/?hl=tr&tab=wT#

TARÇINLI KURABİYE

27 Mart 2012 Salı 91 yorum

Bir ince iştir Yaşamak dediğin!
"Sana" yürümek düşer...
Çünkü; yol olur yeryüzü yürümeyi bilene...
Yeter ki; onurlu olsun duruşun özlemli olsun yürüyüşün!
"Yürümek" kavlin olsun, ahdin olsun, vefan olsun...
Vur kendini yollara..
İmdada sesin olsun dara uzansın ellerin zora dayansın bileğin..
Olurda sürçerse ayağın; 
dayandığın güvendiğin her daim Yüce Rabbim olsun ...

Uzuunca bir aranın ardından,klavye bana bir yabancı geldi ki hiç sormayın..
Geçirdiğim hafta yakın zamanların enn yorucu haftası idi sanırım...
Koşturmaca,stres,belirsizlikk...
Belirsizliğin ve stresin sebebi,bir çok arkadaşım gibi benim de sayfama gelen uyarı yazısı idi.
Sayfamı açmalara korkar olmuştum emin olun...:)
Nasıl bir ruh haline büründüm bir bilseniizz:)
Sanki birileri gizlice sayfama girip,bir düzenek yerleştirmişler de,ben sayfama girdiğim ann infilak edecekmiş gibi:)
Her girişimimde bu ruh halini yaşadım ve eli kolu bağlı geri döndüm sayfamdan.
Sizlere ulaşamamak,apayrı bir soru işareti kafamda zaten..
Aynı sorunu sizlerinde yaşıyor olması,yalnız olmadığım hissi verse de bana,bu sorun kafamda büyüdükçe büyüdü...
Uzun zamandır erken uyumayı unutmuş biri olarak uykuya verdim kendimi:))
''Tamam dedim,bitti bu blog olayı,burada sonlanıyor herhalde...
Tüm kötü senaryolar yazıldı çizildi bu süreç içerisinde:)

Ama her alanda olduğu gibi,teknik anlamda da herşeyin üstesinden gelebileceğine inandığım,harika insann...kıymetlim canım ABLAM yetişti yine hızır misali imdadıma...
Ödenmez hakkın bilirim ablacımm,ama ne olur hakkını helal et bana..!
Emeklerine o güzel yüreciğine birlerce kez sağlık olsun ablacım..

Neyse ki,arkadaşlarımdan gelen güzel haberler sayesinde,serin sular serpilmeye başladı gönüllerimize yavaş yavaş..
İnşAllah bu son yaşadığımız sorun olur hepimiz için..:)


Geçtiğimiz hafta içi, boll bol misafir ağırladım bu stresli anlarımda ben:)
Onca iş güç koşturmaca arasında,bulduğum her minicik fırsatta sayfamda bir değişiklik var mı diye göz atmalar eşliğinde:))
Sanki sorun düzeli verse elim kolum daha bir fazla tutacakmış gibi...
:))
Misafirlerim için hazırladığım tüm lezzetleri sırası ile paylaşacağım inşAllah sizlerle..
İlk önce bu yemelere doyamadığımız kurabiyemin tarifi ile geldim bugün..
Siz çayı demleyene kadar hazır olabilecek kadar kolay ve pratik bir kurabiye bu...
Hadi bakalım notlar alınsın:)

MALZEMELER
  • 1 çay bardağı eritilmiş tereyağı
  • 1 çay bardağı yoğurt
  • yarım çay bardağı sıvı yağ
  • 1 yumurta
  • 1 su bardağı toz şeker veya pudra şekeri
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabarma tozu
  • aldığı kadar un (yaklaşık iki buçuk üç su bardağı)
  • (üzeri için,2 yemek kaşığı tarçın ve yarım çay bardağı toz şeker)
HAZIRLANIŞI
  1. öncelikle yumurta ve şekeri iyice harmanlıyoruz,sırası ile sıvı malzemeleri ekleyip,iyice karıştırıyoruz.
  2. daha sonra vanilyasını kabartma tozunu ekliyoruz.
  3. son olarak ununu kontrollü bir şekilde ekliyoruz ki,,yumuşak ele yapışmayan bir kurabiye hamuru elde edebilelim.
  4. hazırladığımız hamurdan,minik parçalar koparıp yuvarlıyoruz.
  5. yuvarladığımız kurabiyeleri yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine diziyoruz.
  6. 180 derece(ısı fırına göre değişebilir)hafif pembeleşene kadar pişiriyoruz.
  7. pişen kurabiyelerimizi,tarçın ve toz şeker karışımına bulayıp servis tabağına alıyoruz.
Bu tarifimi gelibolu arkadaşımızın etkinliğine gönderiyorum.
Bir de,arkadaşım,ELİFçok cici bir hediye veriyor sayfasında.
Hemen ışınlanın derim ben;)


Hüzünlerden ve sıkıntılardan uzak,
huzurun ve sükunetin sizi sarıp sarmaladığı güzel bir hafta dileğimle...
Rabbim,e emanet olunuz.!


Devamı »

Şimdiye Kadar Yedik; Ama Artık Yemezler!

20 Mart 2012 Salı 18 yorum
Tarifler, reçeteler, doğal hayat ipuçları falan konuşuyoruz ama sağlıklı yaşam konusunda aklımızı daha çok kurcalaması gereken konu GDO, yani “genetiği değiştirilmiş organizmalar”.

Gündemdeki bu konu hakkında aksiyon almamızı sağlamak isteyen Greenpeace de güzel bir kampanya başlatmış; Yemezler! “Yemezler” ile isteyenler sadece konuşmak yerine, bir imza vererek bu sorunun çözülmesine katkı sağlayabiliyor.

Siz de dilerseniz buradan imza atıp, hala vakit varken GDO’ların ülkemize girmesine engel olabilirsiniz.
www.yemezler.org/?ref=199664

Evet, sadece bir imza atıp kampanyayı paylaşarak et, süt ve diğer gıdalar şeklinde yavrularımızın, ailemizin tabağına koymak zorunda kalacağımız GDO’larla daha güçlü şekilde mücadele edebiliriz. 12 GDO zaten serbestmiş, kalanlarını durdurmak sizin elinizde.

Kampanyaya katılanlar, bir de rozet toplayıp tişört, bardak kazanabiliyor.

Bu arada, bu GDO nedir ne değildir. Tehlikesi neymiş diyenler aşağıdaki videoyu izleyip, paylaşabilir.

#yemezler



Bir bumads advertorial içeriğidir. 

Devamı »
0 yorum
mevlanadan eşine mektup


Birgün Mevlana eve girer ve hanımı ona sorar;
Bu kadar aşıksın Mevlaya şükürler olsun bu aşkı yaşayıp... yaşatana...
Peki bana ne kadar aşıksın der;
Mevlana hanımına şöyle der;


Sen benim; Yaradan’dan ötürü yaradılanı sevişim,
Bir adım gelene on adım gidişimsin.Ve herkesi olduğu gibi kabul edişimsin
Sen benim; yalandan ve sahteden kaçışım,
Riyadan bıkışım, gerçeği arayışımsın
Ve nihayet doğrunun tadına varışımsın

Sen benim; haksızlığa ve zulme baş kaldırışım,
Mazluma kucak açışım, zalime düşmanca bakışımsın
Ve mağdurdan yana tavır alışımsın

Sen benim; bugünüme şükür ve yarınıma dua edişim,
Azla yetinişim, çoğa göz dikmeyişimsin
Ve kapanmayan avuç içimsin

Sen benim; hayat ve kaderle inatlaşmam,
Ekmek için kavgam, bitmek tükenmek bilmeyen davamsın
Ve zorluklara karşı yılmayışımsın

Sen benim; menfaate ve çıkara tepkim,
Almak için verene öfkem, ille de karşılık bekleyene lanetimsin
Ve alayına isyan edişimsin

Sen benim; ahlaksızlık ve yozlaşmayla mücadelem,
Para için kendini satana küfredişim, başkalaşana verip veriştirişimsin
Ve eskiyi özleyişimsin

Sen benim; duygusal yaradılışım,
En ufak şeyi kafaya takışım, kolay unutamayışımsın
Ve bundan bir türlü sıyrılamayışımsın

Sen benim; sonsuz sadakatim,
Merhametim, hissiyatim, şefkatimsin
Ve aman diyene yüz çevirmeyişimsin

Sen benim; her şeye rağmenim,
Asla pes etmeyişim, başımı öne eğmeyişimsin
Ve ümidimi yitirmeyişimsin

Sen benim; yaşama ülküm,
Namusa olan düşkünlüğüm, namussuzluğa küskünlüğümsün
Ve gururum, onurumla olan bütünlüğümsün

Sen benim; karakterim ve kişiliğim,
Objektif fikrim, subjektif hissimsin
Ve hayata bakışımsın 
Devamı »

ZENCEFİLLİ HAŞHAŞLI KEK

19 Mart 2012 Pazartesi 85 yorum



Bazen içinizde anlam veremediğiniz bir heyecan,farklı bir mutluluk olur ya...
İşte ben bu sabah öyle bir güne uyandım nedense:)
Bu sabah kuzucuklarım uyandırdı beni,öpücüklerinin her biri paha biçilemez kıymette:)
Sanırım bu günün güzellik tohumlarını onlar attı ilk...
Bu enerji ve heyecan ile bu güne çok güzel şeyler sığsın istiyorum mesela..
Güneşin ışıltısı,kuşların cıvıltısı eşliğinde,hummalı bir temizlik olabilir mesela bu aktivitelerden bir tanesi:))
Karşı komşum,cam siliyor,temizlik yapıyor harıl harıl şu anda:)
Komşuma özenti filan değil haa!!,
Ben zaten başlamıştım cuma gününden,bahar temizliğime;)
Hafta sonunda iki günlük bir misafir temposu yaşadık.
Şimdi kaldığımız yerden devam temizliğe:)
Uzunca süren kış seremonisi bitti sayılır artık..
Kış aylarının rehavetini üzerimizden atıp,yenilenme vaktidir sevgili arkadaşlarım.!


İşlerimi kolaylar isem,kendimi sahile atıp yürüyüş yapmayı hayal ediyorum akşam saatlerinde inşAllah.
Sönmeye yüz tutmuş güneşin denize yansıyan ışıltısını seyretmek...
Bey dağlarının  ardına saklanmaya niyetlenmiş güneşi sizler için resimlemek...
Güzel olacak inşAllahh...:)




Cumartesi günü,çalan telefonumla yüzümde kocaman bir tebessüm oluştu:)
Arayan,sayfasının adı ile müsemma,sevgi yumağım,ŞERİM,di, ve ilk cümlesi şu oldu:)
''Balık avına çıkalım mı?''
:)))
Çok mutlu oldum ben bu samimiyet dolu davete:)
Canım kardeşimm!
Sesini duymak çok güzeldii inan...
Benim bir balık avı alacağım olsun emi sendenn:))
Gerçi ben şundan da korkarım biraz,,ya denizi kurutursam benn;)
Senin tuttuğun balıklar  dillere destan iken,deniz bana da cömert davranır mı ki acepp:))
Hayırlısı...
Yaşayıp görelim bu macera nasıl sonuçlanacak bakalım,kısmetse..
:))


Daha önce de bahsettiğim gibi,kek fanusumuz kış aylarında pek boş kalmaz bizim...
Her türlüsü yapılır kek çeşitlerinin...
Portakallısından,havuçlusuna...
Kuru meyvelisinden limonlusuna...
Aklıma ne eserse koyarım keklerimin içine...:)
Klasik bir tarif belki ama,yumuşacık dokusunu günlerce koruyup,miss gibi kokan bu keki paylaşacağım şimdi sizlerle...
Oldukça pratik ve lezzetli bu kekimizin reçetesi ise şöyle...


MALZEMELER

  • 3 yumurta
  • 2 çay bardağı toz şeker(şekerli seviyorsanız 1 ç.bardağı daha ekleyebilirsiniz.)
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı süt
  • 3 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 çay kaşığı toz zencefil
  • 1 kahve fincanı tane haşhaş
  • 3 su bardağına yakın un(kıvamına bakarak koyun)
HAZIRLANIŞI
  1. öncelikle çırpma kabına,yumurtaları ve toz şekeri alıp köpük köpük olana kadar çırpıyoruz.
  2. ardından sıvı malzemeleri ekleyip bir kez daha çırpıyoruz.
  3. ununu kabartma tozunu,toz şencefili ve haşhaş taneciklerini de ekleyip bir kez daha çırpıyoruz.
  4. hazırladığımız karışımı,yağlanmış kek kalına yayıyoruz.
  5. 175 derece(ısı fırına göre değişebilir)ısıtılmış fırında içini çekene kadar pişiriyoruz.
  6. bir çöp şiş vasıtası ile için pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz.
Şimdi ben sizlerden müsade isteyerek,işlerimin başına geçmek istiyorum.:)
Haa bu arada unutmadan, cici bir hediyeleşme etkinliği düzenlemiş Yaren,im...
Bu güzel etkinlik için sevgili kardeşimin sayfasına tık tık:)

Hepinize sağlıkla huzurla ağız tadı ile dolu bir hafta diliyorum..
Sevgiyle kalın...
Rabbim,e emanetsiniz !!!



Devamı »

FİLETO LEVREK IZGARA

16 Mart 2012 Cuma 61 yorum

                                                                             (hafta sonundan bir kare)


Zenginin biri ölmeden önce şöyle bir duyuru yapmış ; 
"Ben öldüğümde, kim benimle mezarda bir gece kalmaya razı olursa, malımın yarısı onundur.." 
Bunu duyan bir hamal :" Şu elimdeki ipten başka kaybedecek neyim var ki.." diye düşünmüş ve teklifi kabul etmiş..
Bir süre sonra da zengin adam vefat etmiş..
Hamala "Hadi bakalım.." demişler..
O da yanından ayırmadığı ipiyle beraber zengin adamla birlikte kabre konmuş ve üzerleri örtülmüş..
Gece olduğunda, sorgu melekleri gelmiş ve bir de bakmışlar ki, biri ölü biri diri iki kişi..
"Ölü nasıl olsa burda, garanti, biz şu diriden başlayalım..." demişler ve hamala sormaya başlamışlar...
"O ipi nerden aldın, onunla ne kazandın, kazandığını nerelere harcadın.....
sabaha kadar hamalı doğduğuna pişman etmişler...
Sabah olduğunda mezar açılmış ve herkes hamalı tebrik etmeye başlamış :
" Helal olsun, başardın...Artık zenginsin, malın yarısı senin...
" Hamal : "Aman" demiş...
"Ben almayayım, kabirde bir ipin hesabını verene kadar akla karayı seçtim,böyle bir servetin hesabını hiç veremem....." 


Nefes aldığımız her saniyenin,içinde bulunduğumuz tüm nimetlerin şükrünü eda edebilenlerden olabilelim  inşAllah...
Cuma,mız hayırlı ve bereketli olsun...




Güneşin bizleri ısıtmak için verdiği mücadeleyi,vızır vızır esen soğuk rüzgar biraz olsun gölgelese de,güzel yurdumun dört bir yanından gelmeye devam eden kar haberlerini duydukça,şükrün şart olduğu bir gerçek Antalyalılar için...


''Gelsin artık şu güneşli havalar'' demeye korkanlardanım ben...
Güneşin,buhar buhar çökeceği günler yakındır Antalya semalarına.
Gün gelip,sıcaklardan şikayetçi olmam kaçınılmaz bir durum yani..
Varsın soğuk olsun,ya da baharda tutuklu kalalım bizler:))


Yavaş yavaş ağaçların dalları,gelin misali bembeyaz çiçekler ile süslenmeye başlamışlar bile...
Etrafa yaydıkları o muhteşem rayihayı, ne siz sorun ne de ben söyleyeyim:)
İlk görsel hafta sonu gittiğimiz,şirin bir işletmenin bahçesinden....
:)




Arşivimdeki, paylaşıma hazır hale getirdiğim bir yığın resmi,silmeyi nasıl başardığımı düşünüyorum iki gündür...
Arşivime elimi attığımda,boş bir klasör karşıladı beni...
Telafisi olmayan şeyler değil ama,bir yemeği resimlerken harcanılan zamana yazık oldu sadece..
Lafı nereye getireceğim bakın şimdi:)))
Alelacele çekilmiş karelerle geldim bugün ben..
Ezile büzüle hem de..:)
Neden diye bir sorun hele??
Sofra başında oturmuş sıcak sıcak balığını bekleyen kuzucuklar ve babayı  daha fazla bekletmemek adına::)
Öyle aşım şahım bir tarifi de yok diyeyim bu lezzetin, tam olsunn:))
Kuralları bozmamak adına,şöyle enn pratiğinden anlatalım nasıl hazırladığımızı biz yine de..
:))


1 kg levrek,balıkçımız da güzelce temizletilip,fileto şeklinde hazırlatılır.
Fileto balıklarımızı,bir küvete koyup,bir yemek kaşığı zeytin yağı ve tuz ve arzu ettiğimiz baharatlar ile harmanlanır.
Elektrikli ızgarada ya da teflon tavada,iki yüzü kızarana kadar pişirilir.
Yanında da booolca Akdeniz yeşilliklerinden salata ile sevdiklerimize sunuyoruz...


Hepinize sevdikleriniz ile beraber,sağlığın, huzurun,dinginliğin sizi sarıp sarmaladığı güzel bir hafta sonu diliyorum....
RABB,İME EMANETSİNİZ!!





Devamı »
0 yorum


Devamı »

KURU ÜZÜMLÜ HAVUÇLU KURABİYE

13 Mart 2012 Salı 107 yorum



Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... 
"Nereden çıktın bu vakitte"dememeli, Bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;

 "Gözünün dilini"bilmeli; Dinlemeli sormadan,söylemeden anlamalı... 

Arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; 

Sen,her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. 
İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli. 
Kovuklarına saklanabilmelisin. 
Kucaklamalı seni güvenli kolları. 
Dalları bitkin başına omuz, Yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...
..............................

Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında,onun gözünden gelmeli yaş... senin olduğun gibi..

Ne mutlu bana ki!!!
Benim böylesine güzel dostlarım, böylesine içten ve samimi arkadaşlarım var...:)
Üzüldüğümde hüznüme,sevincim de mutluluğuma ortak olan sevdiklerim var benim...
Her anımda yanımda olduğunuzu hissettiğim,aramızda kilometrelerce mesafeler olsa da,bir nefes kadar yakın olduğunuzu bildiğim sizler!!
8 aylık bir serüvenin,bana böylesine güzel değerler katacağı hiç aklıma gelmezdi...
İyi ki buradayım iyi ki...:)
Dün benim en mutlu günlerimden biriydi sayenizde:)) 
Aslında böyle bir şeyi paylaşmak hiç aklıma gelmezdi.
Ama,bir de buradan teşekkür etmek istedim sizlere:)
Doğum günümdü dün ve musmutlu idim sayenizde been...:)))TIK TIK:)
Tümm gün yüzümde kocaman bir tebessüm,ve fikrimde sizlerr:))
Teeekk tekk hemdee...
Yüreğimde barındırdığım sevginiz,içim içime sığmadı dün:)
Buradan bir kez daha minnet ve şükranlarımı iletiyorum hepiniize...
Onlarca,içtenlik ve samimiyet  dolu mesaj ile,ihya ettiniz beni:))
Şundan emin olun ki,yüreğim ve kollarım,size her daimm açık olacak...
iyi ki varsınız!!!




Dün bu tarifimi paylaşmaktı niyetim:)
Ekranın karşısına her oturduğumda,aldığım birbirinden güzel iletiler,telefonlar,ayaklarımın yerle olan temasını kesti inanın:))
Bir türlü yeni bir post yazabilecek havaya giremedim nedense.
Bu gün ki ruh halim ile nasıl bir yazı olur ,geriye dönüp bakacağız sonrasında:)
Bugün harika bir tarifim var sizlere...
Elmalı kurabiye sevenlere,farklı bir  alternatif..
Havuçla ve bol kuru üzüm ile damakları şenlendirecek bir lezzet:)
Bu tarifim Çay Kahve Bahane etkinliğinin ev sahibesi arkadaşıma gelsin...
İşte tarifimiz....

    MALZEMELER
100 gr.eritilmiş margarin yada tereyağı
1 çay bardağı sıvıyağ
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı pudra şekeri
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya 
Aldığı kadar un(yaklaşık iki buçuk su bardağı kadar)



İÇ HARCI İÇİN


3 adet rendelenmiş havuç
1 çay  bardağı toz şeker
1 çay  bardağı su

1 çay bardağı kuru üzüm
1 çay bardağı dövülmüş ceviz
1 yemek kaşığı tarçın



HAZIRLANIŞI 

  • İç harcı için rendelenen havuçlar bir tavaya alınıp üzerine 1 çay bardağı su ilave edilerek yumuşayana kadar pişirilir.
  • Toz şekeri ilave edilerek, suyunu çekene kadar pişirilir.
  • Tava ocaktan alınıp,kuru üzüm  ceviz ve tarçın eklenerek karıştırılır ve soğumaya bırakılır.
  • Hamur için tüm malzeme yoğurma kabına alınıp kulak memesi yumuşaklığında yoğrulur.
  • Hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar alınıp,elimizde açarak ortasına soğuyan iç harcımızdan koyup yuvarlayarak kapatılır.
  • Hazırladığımız kurabiyelerimizi, yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine dizip  önceden ısıtılmış 175 derece fırında(fırına göre ısı ayarı değişebilir) kızarana kadar pişirin.
  • Fırından çıkınca üzerine pudra şekeri eleyip,soğuyunca servise sunun.
    Afiyet olsun...



Sabahınız hayırlı,gününüz aydınlık,eviniz bereketli ve huzurlu olsun inşallah...
Sorunsuz,stressiz pırıl pırıl bir hafta diliyorum hepinize..

EN GÜZEL,E EMANETSİNİZ!!!



Devamı »

MAHLEPLİ RULO POĞAÇA

9 Mart 2012 Cuma 96 yorum



Yine yüreğim dara düştü Allah'ım...
Seccademin serinliklerinde bir nefes alabilmek için 
....Sana geldim Allah'ım...
Kıyamın ruhuna teslim edip bedenimi,fatihanın anlamında kaybolmaya geldim...
.... Kimselerin bilmediğini bilen Rabbim...
... Yüreğimin derinliklerini Rükunun büklümünde sunmaya geldim Sana...
...Sırrımı sırrına sırdaş eylemeye...
Acizliğimi bilip kudretinin karşısında, Rahmetine dilenci olmaya geldim Allah'ım...
..Pişmanlıklarımı toplayıp tüm köşelerden, hüznüme katıp sunuyorum aff makamına ...
Tökezleyip düştüğüm yollardan kalkıp geldim huzuruna...
Benliğimi secdelerde Sana kurban etmeye geldim Allah'ım...
....Sen ki; yüreklerden geçeni de,dile gelmeyeni de duyansın Rabbim..

Amin...
Bir kul gözyaslariyla huzuruma af dilemeye gelirse, ben onu affetmemekten haya ederim.' Diyor Yaradan.. 
Affedilenlerden olabilmek umudu ile cuma,mız mübarek olsun...
Su misali akıp giden günlerin peşinden,sele kapılmış sürüklenen yaprak misali,kapılmış gidiyoruz.
Pazartesi cuma arası daha bir seri geçiyor sanki....
Rutin sıralanmış işler...
Ve peşinden koşturan bizler...
Bol toplantılı bir hafta geçirdim bu hafta ben.
Koşturmacalardan arta kalan zamanlarda,mutfağa girebildiğim kadarı ile,ortaya çıkan lezzetler,sırası ile sunulacak sizlere inşallah:)




Haftanın ilk lezzeti,mahlepli rulo poğaça...
Ufak tefekte olsa,resimlemeye çalıştım aşamalarını.
Resimli yemek tarifi verecekseniz,mutfakta iki kişi olmalısınız arkadaş!
Biriniz hazırlarken,diğer kişi de paparazzi modunda,işe yarayacak her kareyi dondurmalı...
:))
Ellerimi yıkamaktan,kurulamaktan, ellerimin pörsüme ihtimalini canlandırdım gözümde bir ann:))
Şaka bi yana,çok iyi çok hoş ama daha önce de belirttiğim gibi bu işi yapanların emeği,katmerli eminn olun:)
Ama sevdim sanki ben bu aşamalı resim işini.:)
Birde mutfağım ışık huzmelerinden yoksun olmasa,daha kaliteli resimler çıksa ortaya,belki devamı gelir,ne dersiniz?
:)
Eee hadi öyleyse, gelsin bu pamuk gibi yumuşacık poğaçalarımızın tarifi...
Görseller her şeyi anlatıyor diyemeceğim,çünkü aheste aheste yapılmış bir poğaça değildi bu.:)
Acelesi olan,iki çocuklu bir velinin, toplantıya yetişebilme telaşı içinde yaptığı bir poğaça kendileri;)


MAHLEPLİ RULO POĞAÇA


MALZEMELER

  • 1 çay bardağından az, eritilmiş tereyağı
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  • 1 çay bardağı ılık süt
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 yumurta+1 yumurtanın sarısı üzeri için
  • 3 tatlı kaşığı toz şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 tatlı kaşığı mahlep
  • 1 paket instant maya
  • aldığı kadar un(yaklaşık 3-4 su bardağı)
  • iç harcı için,arzu ettiğiniz yada elinizde o an ne varsa kullanabilirsiniz.
                 HAZIRLANIŞI
  1. ilk önce,sıvı malzemeyi bir yoğurma kabına alıyoruz.
  2. elimizle tüm malzemeyi karıştırdıktan sonra,mayayı,mahlebi,şekeri ve tuzu ekleyip tekrar karıştırıyoruz.
  3. bu karışımımıza,ununu yavaş yavaş ekleyerek,hamur tamamen toplanıp,istenilen kıvama gelene kadar yoğuruyoruz.
  4. yoğurduğumuz hamurumuzu,30 dakika kadar dinlendirip,eşit büyüklükte bezelere ayırıyoruz.
  5. bu bezeleri,merdane yardımı ile çok inceltmeden açıp,kenarlarını bıçak ile düzelttikten sonra,görselde ki gibi,arzu ettiğimiz iç harcını koyup(ben lor maydanoz karışımının üzerine kaşar rendesi kullandım)rulo şeklinde sarıyoruz.
  6. sardığımız hamurumuzu,4 cm arayla kesip,yağlı kağıt serilmiş tepsimize diziyoruz.
  7. üzerine yumurta sarısı sürüp,susam yada çörek otu serpiyoruz.(arzuya göre)
  8. hazırladığımız poğaçalarımızı,mayanlamasını beklemeden,180 derecelik fırında(fırına göre ısı değişebilir)pişene kadar,yaklaşık 40 dakika pişiriyoruz.

Bu yumuşacık,miss kokulu poğaçaları denemenizi,şiddetle tavsiye ediyorum.
Yumuşaklığını iki üç gün boyunca muhafaza ediyor,
kalırsa bu ikinci ve üçüncü güne tabiiki;)
Bu tarifimiz aynı zamanda,Porselen Demlik Çay Saati Etkinliğinin ev sahibesi sevgili GELİBOLU17 arkadaşımıza gelsin...

Yüreğinizden huzur,ağzınızdan tat,yuvalarınızdan Halil İbrahim bereketi eksik olmasın inşAllah..



Rabbim,e Emanetsiniz...!



Devamı »

HER GÜNÜNÜZ ÖZEL OLSUN:)

7 Mart 2012 Çarşamba 29 yorum



Peygamberimizin, (Cennet annelerin ayakları altındadır.) sözünün muhatabı olan, tüm dünya kadınlarının, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutlarım...





Devamı »

İSRAF HARAMDIR !

48 yorum



Rahmetli babaannem pirinç ayıklıyordu. 
Bir tane pirinç yere düştü .. 
Babaannem eğildi,aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu. 
Çocukluk işte, -Aman babaanne dedim. 
- Bir pirinç tanesi için bu kadar caba harcamaya, yorulmaya değer mi? 
Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu. 
-Sen oturduğun yerden ahkam kesiyorsun, 'dedi. 
- Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. 
Bir pirinç tanesinde kaç insanin göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun? 
Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. 


Aradan yıllar geçti. Hukuk Fakültesinde Öğrenciyim. 
Alain'in proposlarini Okuyorum .. Birden irkildim. 
Babaannemi hatırladım. Alain, bir insan yerde bir iğne görüp de eğilip almazsa, bütün uygarlığa karşı ihanet etmiş olur diyordu .. 
Bir iğnenin üretiminde binlerce insanin alın teri, göz nuru, el emeği vardır diyordu .. 
On dokuz yıl evveldi. Stockholm'e gitmiştim. 
Bir otele indim. Geceydi. Sabahleyin,traş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm. 
Notta,'lütfen traştan sonra jiletinizi çöpe atmayın, yanda bir kutu var oraya bırakın, bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun 'diyordu. 
Doğrusu hayretler içinde kaldım. 
Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir .. 
Birçok eşya üzerinde 'İsveç çeliğinden yapılmıştır' diye yazardı. 
İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. 
İsviçre'de zaman zaman, belli periyotlarda radyolar,televizyonlar bir haberi duyurur. 
'Şu tarihte, su saatte, adamlarımız gelecek. Siz lütfen hazırlığınızı yapın. 
Okumadığınız, ilgilenmediğiniz, kullanmadığınız ne kadar kitap, dergi, gazete,kağıt, ambalaj, kutu varsa, velev ki, bir ilaç prospektüsü dahi olsa, kapının önüne koyun. 
İsviçre'nin kalkınmasına yardımcı olun. 
Fazla ağaç ziyanına engel olun,deniliyordu.


Japonlar son derece sade, basit, yalın mütevazı yasayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar,Japonlara göre ruhen tekamül edememiş, 
hayatın manasını anlayamamış,zavallı kimselerdir .. 
Böyleleriyle; evini Mezat salonuna çevirmiş zavallı, diye eğlenirler. 
Bir insanin gösteriş için Eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. 
Vaktiyle Japon ekonomisi darboğazdan geçiyor. 
İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı Meclisi toplar. 
Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve; 
-Şu andan itibaren der, -Tanrı Şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. 
Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.Dediklerini yapar, en Ustten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. 
Japonya bütün borçlarını öder .. Bu durumun Toplumun bütün kesimlerini, tek istisna olmadan kapsadığını söylemeye gerek yok. 
Geçenlerde Japon imparatorunun sarayını gördüm. 
Yarabbim, ne kadar sade, ne kadar mütevazı, ne kadar gösterişten uzak ... 


Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan bos yere akıtmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz? 
Hayat çok ince, akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür. 
Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, Ilk okul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım. 
Bir Mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, Bir komutan bir orduyu, Bir ordu bir ülkeyi kurtarır diyordu .. 
Maddi durumumuz ne olursa olsun, ister zengin olalım ister fakir, hepimiz,bu hususta çok dikkatli olmak zorundayız.


 İktisat eden zenginleşir, israf eden fakirleşir.


                                                                                                                                                                                                       alıntıdır
Devamı »